Devletini Arayan Milletin Şairi: Mohamed Ibrahim Warsame Hadraawi
Afrika Boynuzu’na özgü kadim bir etnik grup olan ve ortak bir ata, kültür ve tarihi paylaşan Somalililer diğer birçok Afrika milleti gibi Berlin Konferansı (1884–1885) sonrasında Avrupalıların onlara dikta edecekleri sınırın olmadığı bir dünyada binlerce yıl boyunca özgürce yaşadılar. Uçsuz bucaksız Afrika Boynuzu topraklarında hayvanlarını otlatmanın, verimli toprakları emekleriyle yeşertmenin ve Hint Okyanusu’nun serin sularında avlanmanın özgürlüğünün tadını çıkardılar. Fakat 1869’da Süveyş kanalının açılması, ardından 1882’de Somalililer için öteki olan bir milletin, İngilizlerin, sömürgecilik yarışında Hindistan’a giden yolun güvenliğini sağlamak için Somaliland topraklarının kontrolünü ele geçirilmesi ve ardından gelen Berlin Konferansı Somalililerin özgürlükleri kaybetmelerine neden oldu. Artık Somalililerin kaderleri kendi dışlarındaki güçler tarafından belirlenmekteydi. Bu yeni süreçle birlikte Somalililer tarihin belirlediği sınırlar ve kendilerine özgü kurallar (Xeer) dışında İngiliz, Fransız ve İtalyanların onlara zorla kabul ettikleri sömürgeci yönetimlerin altında yaşamak zorunda kaldı. Somalililerin kimi Fransız, kimi İngiliz kimi ise İtalyan Somalisi altında yaşamaya mahkum edildi.
İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesi Somali de dahil sömürgeciliğin dişlileri arasında ezilen, yapay sınırlara mahkum edilmiş birçok milletin yeniden bağımsızlıklarına kazanmasına giden yolu açtı. 1960 yılına gelindiğinde ise Somali Gençlik Ligi üyelerinin öncülüğünde bağımsızlık mücadelelerini sürdüren Somalililerin önemli bir kısmı sayılabilecek İngiliz ve İtalyan Somalisi altında yaşayan Somalililer bağımsızlıklarını ilan etti. Fransız Somalisi (Cibuti), Etiyopya (Ogedan) ve Kenya’da (North Eastern Province) yaşayan Somalililer ise yaşamlarına komşu ülkelerde devam etmek zorunda kaldılar. Sömürgeciliğin izlerinin görüldüğü siyasal sınırlar ve 1990’ların başında başlayan iç savaşın bıraktığı derin yaralar bugün hala etnik Somalililerin farklı sınırlara mahkum bir şekilde yaşamasına neden olmaktadır. Bu yüzden de sadece Somali’ye komşu devletlerde değil Avrupa, Amerika ve Ortadoğu’nun birçok farklı ülkesinde Somali diasporasına rastlamak mümkündür.
Somalililer coğrafi olarak farklı bölgelerde yaşamalarına rağmen gittikleri yerlerde kültürlerini korumayı bilmişlerdir. Güçlü bir sözlü kültüre sahip olan ve şairler milleti olarak bilinen Somalililere bu gücü veren ise dilleriydi. Çünkü sömürgecilerin yağmaladığı ve iç savaşın yerle bir ettiği Somali’de yağmalanamayan ve yerle bir edilmeyen tek şey Somalice idi. Göçebe bir toplumun zihinlerinde yaşayan ve uçsuz bucaksız otlaklarda oradan oraya taşınan bir dile göz dikmeye kim cüret edebilirdi ki?
Dünyanın dört bir yanına yayılmış Somalililer kendilerini korumanın ilk yolunu dillerine saklanmakta buldular. Oysa ki Somalililerin sığınağı olan bu dil 1972 yılına kadar yazıya bile dökülmemişti ve sadece dilden dile aktarılarak kendini yaşatmaktaydı. Fakat burada akıllara şu soru gelmekteydi: Somalililere gücünü veren Somalice gücünü nereden almaktadır? Bunun cevabı birçok Somalili için oldukça nettir: Şiir.
Şiir Batı dünyasında uzun yıllar entelektüel bir uğraş ya da toplumun belirli kesimine özgü bir çaba olarak görülmüştür. Fakat Somalililer için şiir günlük hayatın sıradan bir parçasıdır. Said Salah Ahmad’a göre Somalili klan liderlerinin farklı alanlarda uzmanlaşmış danışmanlarından birisinin şair olması gerekmekteydi. Çünkü bu şair danışmanların yazılı bir kültürün olmadığı bu coğrafyada gerçekleşen tarihi olayları hafızasına şiir yoluyla işlemesi gerekmekteydi. Destansı düğünlerin, bereketli senelerin, acımasız savaşların toplumun hafızasına kaydedilmesi ve nesilden nesile aktarılmasında bu şairlere önemli roller düşmekteydi. Somali tarihini koruyan da şiir üzerine kurulan bu sözlü kültürdü. Somali’nin zengin sözlü kültürü, şiiri en yüksek sanat biçimi olarak öne çıkarmaktadır. Bu gelenek, dünya çapındaki Somali halklarıyla hala devam etmektedir. Bu çerçeveden bakınca görülecektir ki Somali geçmişi ve bugünüyle bir şairler ülkesidir.
Somali şiirinin yaşayan en büyük efsanesi olan ve daha çok Hadraawi (konuşmanın efendisi veya babası) olarak bilinen Mohamed Ibrahim Warsame Hadraawi’dir. Hadraawi de tarih boyunca bütün Somalili şairlerin uğruna mücadele ettikleri gibi hayatını Somalice’yi korumaya adamıştır:
‘‘Kendimi Somalice’ye adamış olmalıyım
Somalice aracılığıyla gelişmeliyim
Somalice ile yaratmalıyım
yoksulluktan kurtulmalıyım
ve kendimi ana dilime adamalıyım.’’ (Dhigaalka Far Soomaaliga, Hadraawi)
Yaşayan en büyük Somalili şair olarak kabul edilen Hadraawi içine doğduğu toplumunun değerleri, yaşantısı, geçmişi ve geleceğe dair umutları doğrultusunda şiirine yön vermiştir. Hadraawi adını bölgeden geçen bir nehirden alan Togdheer’de Somalililerin bağımsızlık arzusuyla yanıp tutuşmaya başladıkları yıllardan bir yıl olan 1943’te doğdu. Fakir bir aileye doğan Hadraawi okul çağına geldiğinde ailesini geride bırakarak amcasıyla birlikte yaşamak için Yemen’in liman kenti Aden’e taşındı. Bu ilk yolculuk Hadraawi’nin ömrü boyunca devam edecek uzun yolculuklarının ilkiydi. Sözünün gücünün insanların kalplerine işleneceği daha çocuk iken okulda aslanlar, çakallar ve sırtlanlar hakkında büyüleyici hikayelerle akranlarını etkilemesinden anlaşılmıştı.
Somali bağımsızlığını kazandıktan sonra Hadraawi, Aden’den Somali’nin başkenti Mogadişu’ya taşındı. İtalyan Somaliland’ında sömürge döneminde kurulan ve Somalice ve İtalyanca yayınlarıyla tanınan Radio Mogadiscio için çalışmaya başladı. Radyo Mogadiscio’nun yanında ise hem üniversitelerde ders verdi hem de farklı pozisyonlarda devlet kurumlarında görevler aldı. Bu süre zarfında şiirleri ve oyunlarıyla tanınır hale geldi. Radio Mogadiscio’daki hikaye anlatımı birçok Somalili için büyüleyiciydi. Bu süre zarfında çalışmalarının çoğu aşk temasına odaklandı. Hadrawi “Todobaadan Midhabley” gibi şiirlerini ve “Baladweyn”, “Jacayl Dhiig Malagu Qoray?”, “Cajabey, Cajiibey’’ gibi meşhur şarkıların sözlerini bu dönemde kaleme aldı. Sözlerini kaleme aldığı bu şarkılar Hassan Adan Samater, Mahamed Mooge ve Haliima Khaliif ‘‘Magool’’ gibi bugün hala efsane olan büyük Somalili şarkıcılar tarafından söylendi.
Aşkı tanımlama gücü ile Somalililerin gönlünü kazanan Hadraawi Somali toplumunun içinden geçtiği süreçleri de görmezden gelmeyecekti. Bağımsızlıktan Siad Barre rejimine kadar olan dönemdeki romantizmin yerini artık fikirlerin eleştirel mücadelesi almıştı. Fikrini söylemekten kaçınmayan bir millet için Hadraawi fikrini söylemekte bir istisna değildi. 1970’lerde Hadraawi’nin sanatsal üretimleri daha çok sosyal ve politik temalara, adaletsizliklere, eşitsizliğe vurgu yapacak şekilde gelişti. Bu yüzden de kısa sürede sosyalist bir ideolojiye bürünen Somali’deki siyasi durum ve askeri rejimi eleştirmesi nedeniyle tanınan bir muhalif haline geldi. 1969’da iktidara gelen Siad Barre’nin askeri rejimine sözünün gücünü kullanarak acımız bir savaş başlattı. Barre’nin kaba gücü Hadraawi’nin sesini kısamasa da bir süreliğine bastırmayı başardı. Bu süre zarfında Hadraawi, Gaarriye, Siciid Salah ve Musse A. Elmi ile birlikte “Aqoon & Afgarad” adlı oyunu yazdı. Aynı zamanda, diğer birçok şairin katılımı sonucu oluşan zincirleme bir şiir olan Siinlay şiirleriyle de meşgul oldu. Bu şiir ve diğer iki oyun, Hadraawi’nin Barre rejimiyle başını derde sokmuştu.
Cibuti’den Siinley şiir zincirine katılan tek kadın olan Asha Jamac Diiriye; Hadraawi’yi toplumdaki eşitsizliklere karşı mücadeleye devam etmesi için teşvik etti. Asha, Hadraawi’ye Somali davası için savaşma ihtiyacını simgeleyen bir kılıç ve Somali bayrağını gönderdi. Fakat Hadraawi’nin mücadelesinde kılıca yer yoktu, onun silahı şiirdi.
“Yanımda taşıdığım tek silah şiirlerimdi…Şiir, hem savaşta hem de barışta kullandığımız bir silahtır. Birine bir şey anlatmak istediğimizde onu ikna etmenin en iyi yolu şiirdir.” (Hadraawi)
Sosyalizmin amansız savunucusu Yoldaş Barre (Jaalle Siad) bunu fark ettiğinde ise, Somali bölgelerinden insanların kendisine karşı çıkmak için bir araya gelmelerinden endişe duymaya başladı. Bunun üzerine ise Hadraawi’yi beş yıl hapis cezasına çarptırdı. Hadraawi, 1973’ten 1978’e kadar meşhur Qansax Dheere’de hapsedildi. Hadraawi’nin hapis cezası Somalililer için oldukça sembolik bir öneme sahipti. Fakat bu o sırada Hadraawi’nin tek siyasi mahkum olmasından kaynaklanmıyordu. Bu sembolizm Hadraawi’nin siyasi görüşlerine karşı olanlar da dahil olmak üzere, Somalice konuşulan bütün Somali bölgelerinden insanların Hadraawi’nin serbest bırakılması için Siad Barre’ye başvurmasından kaynaklanıyordu. Barre, pişmanlık duyduğu anda Hadraawi’yi serbest bırakacağına söz verdi. Hadraawi’den bir pişmanlık mektubu yazmasını ve af talep etmesini istedi, ancak ne kadar gururlu olduklarıyla övünen bir milletin çocuğu olan Hadraawi bunu reddetti.
Bu süre boyunca Hadraawi’nin şiirlerine hasret kalan Somali toplumu Hadraawi serbest bırakıldıktan sonra iki yıl boyunca da Hadraawi’den tek kelime duyamaz oldu. Birçok Somalili Hadraawi’nin pes ettiğini düşündü, ancak gerçek bundan çok daha farklıydı. Bu iki yıl Hadraawi ve yakın arkadaşı Gaarriye için Somali toplumundaki en önemli siyasi şiir zincirlerinden birini doğuran ciddi bir düşünme zamanıydı; Deelley. Hadraawi ve Gaarriye, Barre rejimine karşı mücadelenin şairleri ve halkın sesi oldular.
1978’de serbest bırakıldıktan sonra Somali Bilim, Sanat ve Edebiyat Akademisi’nin sanat bölümünün yöneticisi oldu. Hadraawi 1981’de hükümeti övmeyi reddettiği için Etiyopya’ya gitmek üzere Somali’den kaçmak zorunda kaldı. 1982’de Londra merkezli Somali Ulusal Hareketi’ne (SNM) katıldı. Orada, Barre askeri rejiminden bağımsızlıklarını kazanmak için çabalayan Isaaq klanının diğer göçmen üyelerine katıldı. Hadraawi burada kaldığı sürede en önemli muhalif şiirlerini kaleme aldı. Hadraawi’nin kaleme aldığı “Deelley”, “Hanbaber”, “Hargeysi ma Toostay”, “Bulsho” ve “Sirta Nolosha” o dönemin en bilinen ve popüler siyasi parçaları arasında sayılabilir. Barre 1991’de devrildiğinde ise şiddetli bir bölgesel hizipçilik patlak verdi. Artık devletin serin gölgesinde gölgelenemeyen Somali toplumu bireysel güvenliklerini sağlamanın yolunu ya tarihsel olarak onları koruyan klanların gölgesinde ya da savaşı bir kazanç kapısı haline getiren savaş ağalarının silahlarının arkasında buldular.
Somali iç savaşının kulakları sağır eden sesi Hadraawi için de dayanılmaz bir hal almaya başlamıştı. Belki de Hadraawi’nin o günlerde yaşadığı duyguları en iyi tarif edecek kişi Hadraawi gibi bir efsane olan İsmet Özel’di. ‘‘Boşuna mıydı yol boyunca benliğime, musallat olan belâ? Bir çevrim tamamlandı mı şimdi? Yine mi döndüm başa?…. Başa dönemezsiniz. Öyle bir yol yürüdünüz ki ancak dönüş yolunu yok ederek gelebilirdiniz’’ (Of Not Being A Jew).
Evet! Hadraawi için bir çevrim tamamlanmıştı fakat benliğine musallat olan bela boşuna değildi. Uğruna demir parmaklıklar arkasında yaşamayı göze aldığı, sürgünlerden sürgün beğendiği vatanı için yaptığı hiçbir şey boşuna değildi. Hadraawi’de dönüş yolunu yok ederek gelenlerdendi. Somali artık onun için can güvenliği olmayan, her an kör bir kurşuna kurban gidebileceği bir yer haline gelmişti. Savaşın ateşli yıllarında hayal kırıklıkları içinde Somali’yi terk etmek zorunda kalan Hadraawi 1999 yılına kadar yaşamak zorunda kalacağı Londra’ya taşındı.
Katledilen bedenlere, kuruyan cesetler ve etrafa saçılan kemiklere
sormaya çalış ölümlerinin nedenini;
cevap veren çığlıkları,
yürek yakan inlemeleri,
ve çocukların feryatlarını dinle:
eğer gördüğün buysa,
Eğer duyduğun buysa,
Sen ne yapardın Raşit? (Sirta Nolosha, Hadraawi)
Çağdaş Somali kültürü ve kimliğinin merkezinde asırlık sözlü şiir geleneğini yer almaktaydı. Hadraawi bir kültürün ve kimliğin canlı taşıyıcısı olarak Somali kültürünü ve kimliğini zenginleştiren ve genişleten derin şiirler yaratmaktan her zaman onur duydu. Sömürgeleştirilmeye çalışılmış özgür bir toplumu, fikirlerine zincir vurulmaya çalışılmış bir halkı ve politik olarak bölünmüş bir topluluğu zor zamanlarda ortak tarihsel farkındalık ve kapsayıcılık söylemiyle ayakta tutmaya çalıştı. Hayatı boyunca inancının temel taşlarını oluşturan toplumsal gelişim, sosyal adalet ve barışı teşvik etmek için şiir yoluyla mücadele etti. Bugünlerde Burco’da yaşayan Hadraawi şiirleri, sözünün gücü ve vermiş olduğu tarihi mücadelesi nedeniyle bugün hala Somali’nin yaşayan en büyük şairi olarak kabul edilmektedir. Nifak tohumlarının en kılcal damarlara kadar işlediği, çatışmanın, göz yaşının ve acıların sıradan bir hal aldığı, herkesin kendisine bir öteki bulmakta zorlanmadığı bölünmüş bir toplumda her kesimin gönlünü kazanmış Hadraawi gibi bir şaire sahip olmak Allah’ın Somalililere verdiği bir nimetti.
Bu yazı Hadraawi ölmeden kısa bir süre önce Ebuzer Demirci tarafından Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından çıkarılan Memleketim dergisi için kaleme alınmıştır.