CELAL BAYAR: “Her Şeyden Önce İttihatçı”
Türkiye’de sağ-muhafazakâr hareket üzerinde durulurken/tartışılırken bir figür ısrarla görmezden gelinmektedir. Demokrat Parti’nin ilk genel başkanı, Demokrat Parti grubunun seçtiği ilk Cumhurbaşkanı Celal Bayar üzerinde Türkiye’de sağlıklı bir biçimde durulduğunu söylemek zor. Bayar’a yönelen ilgi büyük ölçüde siyasal konumlanmalarla paralellik arz…
ENVER PAŞA’NIN SONU
Devrimci Rusya ile devrimci Türkiye arasındaki ilişkiler, Türk liderlerden ikisinin arasındaki kişisel rekabete dayanıyordu. Bolşevikler, Kemal Paşa’ya karşı son derece yardımsever ve samimi bir tavır benimsemişlerdi ve Kemal Paşa, Sovyet hükümetine aktif bir yakınlık sergiledi. Fakat bu durum romantik bir…
Devletini Arayan Milletin Şairi: Mohamed Ibrahim Warsame Hadraawi
Afrika Boynuzu’na özgü kadim bir etnik grup olan ve ortak bir ata, kültür ve tarihi paylaşan Somalililer diğer birçok Afrika milleti gibi Berlin Konferansı (1884–1885) sonrasında Avrupalıların onlara dikta edecekleri sınırın olmadığı bir dünyada binlerce yıl boyunca özgürce yaşadılar. Uçsuz…
Efemera
İngilizce ephemera kelimesinin sözlükteki karşılığına baktığınızda şunları görüyorsunuz: Kısa ömürlü şey, eski olan her şey, ıvır zıvır… Bunları bir araya getirdiğinizde efemeranın ne olduğu büyük ölçüde meydana çıkıyor. Birinci özelliği kısa ömürlülük, ikinci özelliği eski olması ve önemsiz kabul edilmesi….
Bir Sözlüğüm Bile Yok, Anlıyor musun?
“Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır…” diye başlayan türküyü hatırlarsınız. Bizim memlekette okuma yazma serüveni tam da böyle “of” çektirir cinstendir. Sözlüğü ayrı derttir, imlası ayrı… Mesela seksenlerin ortalarında ilkokula gidenlere şöyle bir şey öğretilirdi: İki farklı kelime bir araya gelip…
Beşir Fuad’ın İntiharı Vesilesiyle
Türkiye’de okuma yazma, düşünme işinin kendine göre zorlukları malumdur. Bunlardan biri de Beşir Fuad’ın dediği gibi söylersek (tabi o başka bir bağlamda söylüyordu), hayal sermayesi ile hakikati aramaya çıkmaktır. Beşir Fuad, bu dediği şeyin bir gün kendisiyle ilgili söz konusu…
X. Ulusal Sosyoloji Kongresi (20-23 Eylül 2023)
Sadece Ulusal Sosyoloji Kongresi’nin değil Türkiye’de hemen her kongrenin temel yönelimlerinden biri olarak Batılı akademisyenleri konuşturmak şeklinde bir gelenek oluşmuştur. Örneğin Malatya Kongresinde böylesi bir uygulama olurken Batılı akademisyenlere kongreleri açış konuşması yaptırmaları adeta bir gelenek halini almaya başlamıştır. X….
İsmet Özel’i “Türkçülüğe Karşı Savaş”ta Cepheye Sürmek
Hece dergisi üzerine seneler evvel bir tanıdığım çok güzel bir laf etmişti: Sadece yazarları tarafından okunan dergi. Bilhassa özel sayıları bu lafın içini doldurmaya yeter. Sadece dergi yazarlarına satış yapsa maliyeti kurtarabilir. Bir de, özel sayıları gerçekten suç aleti olarak…
Nurettin Topçu’nun Paris’te Türk Bayrağını Dalgalandırması: Gönül İsterdi FAKAT…
Cumhuriyet döneminin bilinen düşünürlerinden Nurettin Topçu’nun 1934 yılında Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde (daha doğrusu, bu adı alacak ve kamuoyunda bu isimle bilinecek Paris Üniversitesi’nde) felsefe alanında almış olduğu doktora derecesiyle ilgili tarihsel olgulara mugayir bir anlatı dikkat çekici bir şekilde tedavüldedir.
“Fırat niçin, Dicle niçin, Aras niçin / benden doğar, bana dökülmez?”
Geçenlerde elime bir makale geçti. Türkiye’de İYİ Parti, MHP ve Zafer Partisi etrafında “yeni milliyetçilikler”e odaklaşan bir makale. Ve bu yeni milliyetçilikler büyük ölçüde Suriyeli göçmenlere dönük yaklaşımları üzerinden ele alınmıştı. Dünyanın çok çeşitli yerlerinde göç karşısında yükselen bir tepki…
Kavramlarla Sosyal Bilim
Günümüz sosyal bilimlerinde bir kavrama odaklanıp onun üzerinden analiz yapmak eğilimi epey yaygın. Bilimsel gündem de hangi kavramın “moda olduğuna” göre değişkenlik gösteriyor. Bu dediğimizi şöyle somutlaştıralım. Şimdilerin en moda kavramı demokrasi. Buna feminizm, azınlık hakları vb. ilave edilebilir. Ancak…
“Yüceltilere” ve “Klişelere” Karşı Klişelerle Bezenmiş Bir Kavga Denemesi
Değişik kişiler “Kemal Tahir üzerine hala söylenecek bir şey kaldı mı?” sorusunu sorup kalmadığı kanaatine bakarak, kalmasına kalmadı ama deyip sadece “yüceltiye ve klişelere bakarak da olsa hesabı göreceklerini”, savunuların defterini düreceklerini sanıyorlar. Eksik kalanın sadece eleştirel mahiyette söylenenlerden kalkarak…
Arjantin’de Meşrutiyet Heyecanı
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Arjantin’e göçler On dokuzuncu yüzyılın sonunda başlamıştır. Bir kaynak 1895’te Arapça konuşan göçmenlerin sayısını, Arjantin’de, sadece 876 olarak verirken bir başka kaynak 1914’e kadar Büyük Suriye olarak anılan bölgeden göç eden insan sayısını 450.000 ila 600.000 arasında göstermektedir….