Dinler ve inançlar tarihi dostluğu yücelten, teşvik eden metinlerle ve kıssalarla doludur. Peygamberlerin yaşamlarının önemli anları ve de doğal olarak dinler tarihinin kırılma noktaları bazen peygamberlerin dostlarının yardımları ya da ihanetleri ile şekillenmiştir. İslâm peygamberi, İslâm tarihinin en önemli olaylarından biri olan hicretini dostu ile yapmış, Sevr mağarasında dostu ile saklanmıştır. Geleneksel Hristiyanlığa göre on iki havariden biri olan Yahuda, İsa’yı sadece otuz gümüş dinara Roma Lejyonu’na gammazlamıştır. Yine düşünce, edebiyat ve sinema tarihi de dostluğu ve her zaman aşağılık bir suç olduğu genel kabul gören dosta ihaneti anlatmaya veya anlamlandırmaya çalışan metinlerle, diyaloglarla ve sekanslarla doludur. Ancak bu yoğunluğa rağmen, iki dostun ilişkisinin özgürlük duygusu bakımından derinlemesine incelenmesine pek rastlamayız. Çünkü çok zordur bu. Her şeyden önce kendi hayatını okumayı, yani gerçek ve büyük bir farkındalığı gerektirir.
Büyük farkındalığın nadir taşıyıcılarından birisi olan Sımone Weıl, “İki dost bütünüyle iki olmayı benimser, bir olmayı değil, iki farklı insan olma gerçeğinin aralarına koyduğu mesafeye saygı duyarlar. İnsanın sadece Tanrı’yla doğrudan bir olmayı isteme hakkı vardır.” derken yalnızca iki cümlede bütün din ve felsefe tarihine dokunan bir dostluk yorumu getiriverir. İki insan için iki olmak normaldir. Her şeyden önce mümkündür. İnsanidir. Bir olmak ise imkânsızdır. İki dostun bir olmayı istemesi veya içlerinden birinin bunu istemesi ve hatta bunu dayatması ikisine de taşınması mümkün olmayan bir zorunluluk yükü getirecektir. Zorunlulukta mutsuzluk vardır, zorunlulukta yalan vardır. Arzu ise cesurdur. Kendinden vazgeçmenin cüretini ve bu cüretin tadını kimse münzeviler kadar bilmese gerektir. Ve tüm inançların, çarenin insanda olmadığını hissedenleri ve belki birçok tatsız maceradan sonra insandan ümit kesenleri, binlerce yıldır bir olabilmeyi Tanrı’da aramışlar ve kim bilir, belki de bulmuşlardır. İki olmak dost olmaktır.
Tüm bunları bana düşündüren şey, The Banshees of Inisherin (2022) adlı film. Film, biraz da dostluk ve özgürlük meselesi üzerinde duruyor. Seni istemeyeni istemek ve seni isteyeni istememek. Dostla yalnız hissetmek mi, özgürlük uğraşı mı? İyi bir insan olup unutulmak mı, gerekirse kötüleşip dünyada bir iz bırakmak mı?
İnsanların pek çoğu, yani ortalamayı oluşturanlar ağır seçimler yapmak zorunda kalmazlar. Hayat aslında belirli bir akışta ve tekdüze olarak devam eder onlar için. Şanslıdırlar. Oldukça sıradan seçimleri büyük yol ayrımları zannederek yaşayıp giderler. Bahtsızlar ise gerçek büyük kararlar almak zorunda kalanlardır. Seni sevdiğinden emin olduğun bir dosttan, özgürlük uğruna vazgeçmek kararını alıp almamak gerçek bir bilinç ve baht sorunudur. Neyse ki derin bilinç ve hakiki kavrayış insanlığın çok küçük bir kısmının meselesidir.